21.8.06

Kosedeki adam

Icmeyi seven bir arkadasim, kendi tabiriyle -yuksek algi duzeyi-nde bulundugu bazi gecelerde aklindan gecenleri benimle paylasmayi cok sever. Gecen gun yine gordum onu, sokakta rastladigi bir adamdan bahsetti bana.



Okudugum kitabin ara verilip sindirilesi bir yerinde durmustum. Yetecegini dusunerek aldigim iki bira bitmisti. Ustume biseyler gecirip gece acik olan bakkaldan bira almak icin yola cikmistim. Yanima pantolonumdan buldugum az miktarda bozugu almis giymekte oldugum sort ve sicak gunun sicak gecesine uymayacak motor botumu giymistim. Alkolun, muzigin ve kitabin beni icine soktugu garip, guzel, bulutlu havasi icinde yuruyor ve botlarimin sirasiyla adim atisini izliyordum. Tungsten isigiyla aydinlatilmis sokakta hersey sakindi. Yanda park etmis arabalarin bazilarinin ustu tozlu bazilariysa tertemizdi. Tum sehir bir santiye alani olduguna gore tozlu arabalarin terkedilmisligi uzerine dusunmeye gerek yoktu belki ama yine de aklima geldi bu. Yan sokaga dondum, ana caddeye cikan bu sokakta isik daha azdi ve kaldirimin yaninda kotta kalan dairelerin ciceksiz, onemsenmemis kurak minik bahcelerini izleyerek yurudum. Bazisi o kadar derindi ki bir ucurumun yanindan geciyor gibiydim, insani yutacak bir bosluk vardi asagida.

Isikli ana caddeye cikarken kosede binanin beton cikintisina oturmus bir adam gordum. Elinde isigi yanmakta olan bir cep telefonu vardi. Alacagim biraya dogru giderken adamin birine yeni telefon etmis ya da mesaj atmis, mesaj bekliyor oldugunu dusundum. Icmisti sanki o da. Buyuk ihtimalle hayatina bir zaman girivermis bir kadinla ne oldugu belli olmayan iliskisinin bir bolumunu yasiyordu. Birayi alacagim manav - bakkala gelmistim. Gold Tuborg istedim iki tane. Ancak yanimdaki bozukluklar sadece bir taneye yetiyordu. Bir soguk birayi siyah posetinde alip ciktim. Kosedeki adam ayaga kalkmis geldigim tarafa dogru yurumeye baslamisti. Dusunceli hali ve benimkine benzer bir orada olmama hali ile bana dogu geliyordu. Bir yaz aksamindaki rehavetle onune bakarak yavas yavas yuruyordu ama yilin her zamani gorulebilecek baska dunyanin tanidik insani havasi vardi ustunde. Cebindeki bozukluklara uzandi ve cikardi. Paranin yere dusme sangirtisi geldi tam yanimdayken. Egildi, gozleri parayi aradi ama bulamadi bir turlu. Arkasina dusmus bir lirayi fark ettim hemen. Parayi yerden aldim ve verdim ona. Yuzunde minnettar bir gulumseme belirdi. O anda o geceyi paylasan iki dost gibiydik sanki. Ellerimizi kaldirarak selamlasir gibi yaptik. Buyuk bir iyilik yapmis miydim o adama? Bir anda ayri hayatlarimiz cakismisti.

Gulumseyerek arkami dondum ve yoluma devam ettim. Ama gecenin boslugundaki karsilasmayi dusunmeye devam ediyordum. Belki o da bira almak icin ayni dukkana gidiyordu. Belki onun da parasi benimki gibi yetismeyecekti. Ikinci biraya yetmeyen bozugumu ona vermeliydim diye dusundum. Bu bir sadaka olmayacakti. Bir sekilde o anda cebimda bulunmakta olan ve bir ise yaramayan demir parcasini onunkine ekleyecektim sadece. Bu bos ve los bir geceydi ve para gun icindeki anlamina sahip degildi, sadece ruh halinin devamini saglayacak bir aracti. Hayalime devam ettim. Aldigi birayi benimkiyle beraber kuytu bir kosede icecektik belki. Bana o kadindan bahsedecek, onun anlamadigi ve kendisine yabanci gelen ama icine girip kaybolmak istedigi dunyasindan anladigi kadariyla bahsedecekti. Onda kendi karmasik, cozulememis, yikilip yikilip yeniden kurulan degerlerimden, sezilerimden ve kimbilir ne zaman yeniden hatirlayacagim hatiralarimdan parcalar bulacaktim. Hayatini benden cok farkli bir akis icinde yasamis, bir film figuranini andiran cirkin ama anlamli yuzunden gecmisi ve bugununun sunuldugu gorsel bir solen esliginde, alelade bir anda anlamsiz bulacagim yasamindan suzulmus bilgece ve basit bir sozuyle irkilecegim kisa bir konusma yapacaktik belki de. Sonrasinda da vedalasip kendi yasamlarimiza donecektik.

Elimde siyah posetle geldigim yoldan geri donerken bana o kadin hakkinda anlatacaklarini merak ediyordum hala. Sakin ve esintisiz sokakta insan yasaminin dogal sayilamayacak yeni dogasiyla ilgili minik ayrintilara dikkat ederek yurudum. Kimbilir fark edemedigim ne cok sey vardi.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home