24.8.06

Ardindan

Ne zaman gece disari ciksam ya alabildigine keyifli ya da dertli sarhoslar cikiyor karsima. Dun yine pek sIk sIkIci ve karmasik buldugum bir tanidigimin iliskilerle ilgili bir sohbetine maruz kaldim. Ilk basta ask sarkisi sozleri gibi alisilmis seyler duyacagimi saniyordum ama sonralari yine tam anlayamadigim karmasik cumleler isitmek sevindirdi beni, iste yeni bir blog post'u dedim icimden kis kis gulerek...


Bitisler aci verir. Bittiginde hep bunu hatirlarsin. Hayal kirikligini, inanmaya olan inancini biraz daha kaybetmeyi her yasadiginda defalarca bellegine kaydettigin o sIkIsmis duygular yeniden canlanir. Umarsizlikla, futursuzca suya atlarken veya serinliginden sakina sakina, alistira alistira islatirken kendini cok gerilerde kalmis burukluk okudugun bir kitabin belirsiz arkaplani gibi gomuludur. Bitis bir isik patlamasi gibi ani de olsa, dans ederek geliyor da olsa olup bittigi o kisa anin oncesi ve sonrasi olum aninin oncesi ve sonrasi kadar farklidir birbirinden. Ozel bir andir bu, belki de olum gibi, salt gerceklik diye bisey varsa ona en yakin oldugun anlardan biridir. Ama biz insanlarin yasamdan anlayabilecekleri sinirlidir malesef. Hayatina girmeye calistigin ve hayatina sokmaya calistigin kisinin uzaklasip gitmis olmasina, seyir koltugundaki biricik izleyicinin kalkip gitmekte olduguna kayar gozlerin, o sirada soylemen gereken can alici repligi unutuverirsin. Bir sonraki sahnelemede bu kismin ne zor gelecegini fark edersin. Ne zor oyundur bu.

Tiyatro oyunu benzetmesini uzatarak derinlestirip suslemek ancak bir yazarin basarabilecegi bir is. Iki insanin iliskisini bir oyuna benzetmek, kimin izleyici kimin oyuncu olduguna karar vermek, izleyicinin ve oynayanin rollerini ve rolun altinda kalan gercekliklerini irdeleyip bunlarin ustunden, altindan, sagindan solundan anlamlar cikarmak benim gibi siradan insanlarin isi degil. Hele su anda, hicbirsey bilmedigimi hissettigim su anda tumden imkansiz. Gelgelelim su anda biz bize konusuyoruz ve ben bu gecenin bana verdigi sInIrsiz ozgurlugu kullanarak bir yere varmayacak sozlerimi surdurmek istiyorum.

Elbette ben oyuncuyum o da seyirci. Ben bu sahnede bu hayatin verdigi su anki rolumu oynuyorum. Daha once baska rollerim de oldu, hem de bircok. Oyunlari oynuyor ve oynayisimdan, hissedisimden ve seyirciden aldigim tepkilerden olusan bilincimle bir sonraki oyunumu kendime uygun rollerden seciyorum. O oyunu izlemeye gelmesini bekledigim izleyiciler de benzer suzgeclere sahip kisiler oluyor. Oyunun bazi kisimlari sIkIci, siradan, metni tamamlamak icin yazildiklari cok belli. Ama bazi yerleri var ki, o kisimlarda oynarken kendinden birseyler ekledigini fark ettigini kisimlar, orada spot isigi sadece seni ve senden yansiyan isikla bir seyirciyi aydinlatiyor. Sadece sen, izleyici ve baska bir o'nun oldugu bu anlarda kostumun sanki bedeninin bir parcasi oluyor, sesin sonsuzluga ulasiyor.

Uzerine yansittigin isiktan dolayi izleyicini gorebiliyorsun. Gozlerinin nereye baktigini, yuzunun aldigi sekli goruyor hatta o sessizlikte kalbinin seninki gibi carpip carpmadigini bile duyabiliyorsun. Dostum sen de yasamissindir bunlari, o butunlesme aninin yalnizligini hissettigin zamanlari. Senin o oyununa gelmis ve tam da o koltuga oturmus kisinin o sirada cektigin fotografinin senin yalnizliginin fotografi oldugunu gordugun, gozlerinin ardindaki perdede baska renk ve sekillerin oldugunu gordugun, sonsuz uzayin sonsuz uzakliktaki iki noktasi oldugunuzu anladigin andan bahsediyorum iste. Bu tam da o insanin aslinda senin oyununun can alicisi noktasini izlemeye gelmedigini fark ettigin an oluyor. O belki sonunu begenmedigi ama hala etkisinde oldugu baska bir oyundan kurtulmak icin almis bileti cebindeki ise yaramaz bozukluklarla. Belki sadece ismini begenmis oyunun, ya da belki can sIkIntisindan gelmis.

Iste boyle zamanlarda dostum, unutma. Seni seyreden biri daha var. Bir o var, surekli orada olan. O senin golgen, senin dusmanin ama sadik dostun. Sen izleyicine bakarken sana bakan, drama oynarken gulen, mizah oynarken alay eden uvey kardesin. Ama her zaman seninle. Bu gece yatarken yarin sabah da onun yaninda oldugunu unutma.

5 Comments:

At 17:54, Anonymous Anonymous said...

Sadece oyuncu, seyirci ve golgeyle sinirli kalmayip azcik okuyucuyu da dusunmek gerektigi kanaatindeyim.
Bu daha kisa yazilamaz miydi diye dusunmekten okuyucu kendini alamiyor. Dolayisiyla yaziya hek ettigi degeri veremiyor.
Purplewine

 
At 18:15, Blogger decato said...

Evet, calinti yaptigim arkadasim cok uzun konustu sahiden. Ozetlemeye calissam neresini kirpacagimi bilemedim. Bundan sonra daha kisa konusan tanidiklarima oncelik vericem.

 
At 14:33, Anonymous Anonymous said...

Bu tip adamlari fazla icirmeden sohbet edersek daha kisa ve kati neticeler hasil olabilir. Isik hizini (diger 1 deyisle yuksek algi seviyesini) gectikten sonra normal fizik kurallari gecerligini yitiriyor. Zaman kisaliyor sozler uzuyor. Ve o anda soylenenleri gundelik mantikla yorumlamak zorlasiyor. Iste yazar tam burda devreye girip, konuyu okuyucuya gunumuz Turkcesi ile aktarabilmeli.
Purplewine

 
At 18:43, Blogger decato said...

Guvendigim bir arkadasim bu yaziyla ve elestirilerle ilgili soyle bi elestiri getirdi:

Yaziyi degisik zamanlarda okudum birkac kere. Soylenenler bir yere varmamis sanki. Sarhos kisi gercekten de subjektiflik duzeyi haddinden fazla bir konusma yapmis. Eger bir sonuc aranirsa tum sozleri bir laf kalabaligi gibi dusunebiliriz. Ancak oylesine okuyusta insani etkileyen ortakliklar, hos imgeler karsiliyor seni beklenmedik noktalarda. Siradan insanin siradan konusmasinda da alinacak seyler cikiveriyor iste.

 
At 01:17, Blogger Jilfeym said...

bence sarhoş arkadaşın çok güzel konuşmuş...benden selam söyle:)
sabah ilk işi içmek olsun.

 

Post a Comment

<< Home