12.11.06

Okur Mektuplari

Blogum pek sevildi kisa surede. Bazi okurlar, okur okumaz mektup yaziyorlar. Bakmayin siz yazilarin altindaki comments:0 ifadelerine. Herkesin gorecegi sekilde yorum yazmaktan cekinen utangac okurlarim beni mektup yagmurlariyla simartiyorlar adeta. Sagolun varolun.

Cevapsiz birakamayacagim bazi sorular ve cevaplari asagida:

Soru: Sizi cok seviyoruz, yazilarinizi buyuk bir duygu yogunlugu esliginde okuyoruz esimle beraber. O kadar guzel yazilar yaziyorsunuz ki iliskimizde yeni boyutlar acildi diyebilirim. Bunu nasil basariyorsunuz tanri askina?
decato: Oncelikle tesekkur ederim. Yaradilisla ilgili bisey olsa gerek. Guzel konusan insanlar mi beni buluyor ben mi herseyi bu kadar guzel harmanlayip sunuyorum artik siz okurlarimin takdiri olsun.

Soru: Neden caliyorsunuz? Baskalarinin sozleriyle blog olusturup unlu olmak pesindesiniz. Ayip degil mi?
Decato: Degil! Hep iyiyi, guzeli hedefledim. Aci ceken insanlari gormezden gelmedim, onlari dinledim. Benim buradan kazandigim para mesraflarimi anca karsiliyor.

Soru: Yazilar yetmedi bir de ilustrasyonlara basvurmussunuz. Hayir hersey guzel hos da, bir dergi havasina burunmus yani. Yakinda kisa film falan da cekersiniz yani di mi?
Decato: Bakiniz, bilgi cagindayiz, hiz cagindayiz, insanlar hizli tuketmeye alismis. Benim blog'umu tiklayan hedef kitleme ulasmak icin bir, bilemedin iki saniyem var. Yanda resimli mesimli olmayinca insanlar aninda kapatiyor sayfayi, yazilari okumuyor. Bu durumda yenilikci olmak gerekti. Teknolojinin son noktasina kadar gitmeye hazirim. Kisa film degil gerekirse uzun film yaparim.

Soru: Blog aldi basini gidiyor da. Nereye gidiyor? Bi vizyonunuz falan vardir insallah?
Decato: Boyle buyuk bir olayi baslatirken bi hedefimiz, misyonumuz ve vizyonumuz olmamasi mumkun mu? Lutfen!

5.11.06

Sana Neden Kılım - Bolum 1

Bu aralar isler gucler yakami birakmiyor. Disari cikamiyorum, haliyle kimseden bisey calamiyorum. Bu zor gunumde imdadima yetisen eski bir arkadas sayesinde yeni bir yazi ekliyorum. Bana bir diskette verdigi yaziyi kendisi yillar once klavyeye almis. Kendisi malesef biraz zor bir insan, adeta havadan nem kapar, oyle ki boylelerine kimi cevrelerde 'uyuz' bile dendigi olmustur. Yaziyi okuduktan sonra ustunuzde sinirli bir hal kalirsa sasirmayiniz. Hatta dusunuyorum da belki bu tarz biraz reyting bile getirir biricik blog'uma.

Yazma konusunda yetenegi olmayan birinin yazma arzusunda olmasi kotu biseydir. Oncelikle, enerjinin bosa harcanmasi anlamina gelir. Ortaya guzel bisey cikmasi ihtimali o kadar dusuktur ki, okumasi bile risk almayi gerektirir. Ancak en fecisi tum bunlara ragmen arada bir yazasi gelen adamin acinasi halidir. Bazen gecmiste yazdiklarini okur ve sahiden de o kadar kotu yazdigini hatirlar. Ama Korsakoff sendromu misali, bir gun yine yazasi gelir.

Yine yazasim geldigi bi an bu. Bir suredir kafamda, cok net olmasa da bir kavram dolasip duruyordu. Kavramdan ziyade yonlendirilmis his bulutu desek belki daha gizemli durur. Bu bulutun slogani zaten yazinin basliginda kendini gosteriyor. Sana neden kIlIm yazi dizisine hos geldiniz. Bu yazilari, bende kil olma duygusu uyandiran insanlar icin yaziyorum. Ama bu insanlar bende sadece bu duyguyu uyandirmakla yetinmis olsalardi, kIlImi kipirdatmazdim. Bu kisileri onemsiyorum degil mi? Onlar hakkinda dusunuyorum.

Daha once yazdigim yazilari okumus olaniniz var midir bilmiyorum ama, ben hep konudan konuya atlayan bi uslup benimsemisimdir (bilincli olarak degil, aklima surekli zirvalar gelip durdugu icin mecbur kaliyorum.) Demin kIl olduklarimi onemsedigimi yazarken
aklima su geldi, ben aslinda ben ile sorunlarini cozememis biriyim ve muhtemelen bu insanlara kil olmamin nedeni de egoma hissettirdikleri karmasa. Olur da bu yazilarin herhangi birinin
sonuna gelebilirsem, sanirim bu tur bi saptama yapmis olarak bitirmis olacagim yaziyi.

Neyse, anafikre geri donelim. Bi kere, herseyden once, bunu neden yapiyorum? Bir kisiye neden kIl oldugumu soylemenin yarari ne? Bu kavrami ilk ortaya attigimda kIl oldugum kisilere biseyler soyleme arzusu icindeydim. Yuzlesmeden duyacagimi dusundugum tatmin, bir nevi bagimlilik gibi. Bunu istemekten kendimi alamiyorum, ama bir ise yaradigi yok aslinda. Bir iliskiye verebilecegi bisey de oldugunu dusunmuyorum. Onlara neden kIl oldugumu soyledigim
senaryolarda hep soyle bir mizansen var: o kisi beni bir daha gormeyecek belki. Uzaklara gidiyor, veya ben gidiyorum. Ben yokken dusunecek soyledigim seyleri. Dusunecek, dusunecek ve bana hak verecek. Uzulecek yer yer, hatalarini anlayacak. Kavusalamayan sevgili tadinda, hep eksik kalacak artik icinde bisey. Hic olmeyecek bir mit yaratacagim anlattigim seylerle.

Aslinda bu hayal, bu imge yaklasimimim hakkinda cok sey anlatiyor. Belki cok kereler yazmis oldugum bir saptamayi canlandiriyor: insanlarla iliskilerim aslinda hep off-line. Off-line nasil biseydir biliyor musunuz?

Once off-line in tersi olan on-line dan baslamak lazim. On-line olmak doganin ozudur. Evrendeki hersey aslinda on-line olmak durumunda, cunku cevresindeki hersey on-line, ve kuantum fiziginin koydugu kurallara gore surekli iletisim kuruyor, etkiliyor ve etkileniyor. Itiliyor, cekiliyor, itiyor, hareket ediyor, duruyor, isiniyor, dusuyor, enerji veriyor, aliyor. Online olmak bir butunun parcasi olmak da demek bir yerde. Cunku aslinda sen yoksun, kurallar var, ve sen sadece bu prosedurde ustune duseni yapiyor, akisa uyum sagliyorsun. Online olmak, bir insan icin sosyal butunun icinde yer almak demek. Ustune duseni yapmak, o an gercekten orda olmak demek. Biriyle gercekten iletisim kurup, ona verilmesi gerekenleri vermek, alinmasi gerekenleri istemek demek. Bu da toplumsal sistematigin icinde yer alan isleyen bir birim haline getiriyor seni. Zor bisey bu, cunku kurallar oldukca karmasik, yapi oldukca girift. Enerji gerektiriyor, inanc gerektiriyor. Inanc demeyelim de, daha da farkli, suphe olmamali. Bunu beceremeyen tipler off-line calismak zorunda. Toplum icinde online calisiyor gorunen yarim bir kafa, ve bunun altinda dusunup duran, sorgulayan, elestiren soran, hayal kuran, kufur eden, yalniz kalmak isteyen ve kIl olan bir akil.

Ben off-line oldugum icindir ki, kIl oldugum bu insanlara, bana bunu hissettirmelerini saglayan yonleri icin bisey yapamadim. Ben bu meseleyi off-line cozmek istiyorum. Benim icin bu bir
hayal oyunu. Gercekle alakasi yok. Kafamda yarattigim sanal dunya icinde onemli etkiler yaratacak bir aciklamalar, silsilesi, belgesel belge. Ama gercek hayatta birer sozcuk coplugu olacak. Cunku gercek hayat on-line yasayanlarindir.

Kil oldugum insanlara bir turlu gelemedim. Ama uykum geldi. Bu yazi dizisinin devamini (yazabilirsem eger) bu insanlara saydirarak surdurecegim...


Bir okurumun pek derin yorumunu da buraya eklemek ihtiyaci hisettim.

Arkadaşım,off-line olmayı pek güzel tasvir etmiş lakin ne büyük acıdır buna hiç değinmemişsin!!!Zaman zaman "off-line olmak benim kaderim mi Allahım-gerçi ben bu tanımlamayı ben kullanmam ama bundan sonra kullanacağım çünkü pek güzel uymuş bu duruma-"şeklinde serzenişlerime konu olan bu içler acısı konum atsan atılmaz satsan satılmaz bir iki ucu boklu değnektir aslında....Seni tanımayanlar dışarıdan baktığında "ne ukala ve dahi ne artist lan bu"diye düşünürler oysa ki sen düşünmekten,sorgulamaktan patlayacak haline gelen beynini kontrol etmeye çalışırken bir yandan seni hiç sallamadan devam eden akışa ayak uydurmaya çalışırsın beceriksizce...Ne kurtulup kaçabilirsin ne de tam olarak ayak uydurabilirsin. "Korkaksın korkak"diye haykırıp duran,sürekli "aslında ne istiyorsun?"diye soran seslere cevap vermek ve çok terbiyesizleştiklerinde onları susturmaya çalışmakla o kadar çaba harcarsın ki parmağını kımıldatmaya mecalin olmaz kimi zaman...Şaşırır kalırsın büyük bir şevkle ve hırsla koşturup duran insanlara..İçmek ve kusmaktır yalnızca yapabildiğin..Eee peki nedir?Ne?