29.2.08

Yaralanmamak icin kılı kırk yaran ama kendisine bile yaranamayan


Hazirliksiz yakalandim. Evet, aylardir yazmadigim blog'uma bir yazi eklemeye karar verdigim bu anda hazirliksiz yakalandim. Elimdeki alintilarin hicbiri buraya koymak istedigim fotografa uygun degil.

Yazmaya basladim ve geri donus yok. Bu fotografi buraya yerlestiriyorum ve altina, okudugu her kitapla yazar olmaya ozenmis ama zaten izledigi her filmle de yonetmek olmak isteyen, yemek yerken asciya hayranlik duyan, uzun yolda kamyon soforune gipta ile bakan, daldan dala konan, her dalda bir dikene rastlayan birisi bu fotograf etrafinda bir kompozisyon yazmaya zorlanmis olsa ne yazardi diye tahmin etmeye calisacagim.


Ben hep en kucuk lokmayi bile cigneyerek buyudum. Zor yemek yiyen cocuklari gormussunuzdur. Her kasik ayri bir hikaye. Bedenin dogal ihtiyaclardan gelen sesini duyamayacak kadar gurultulu bir karmasa icindeki akla agiza sokulan yabanci nesnenin biraktigi bulamac tanimlanamaz gelir. Sicakligi vucut sicakligina gelip, tukurukle notralize edilen tadi fark edilemez derecede yok olana ve yabanci fazlaligin yabanciligi unutulana kadar bekler yanaklardaki siskinlik. Zorla, hileyle, oyunla yuttugu her lokmayla dogal yasam akisindan koptugunu ne o cocuk, ne de tum cabasiyla onu besleyen eller fark eder.

Islak ahsabin yumusakliginda attigim kaygan adimlar beni teknenin kenarindaki bu merdivenin yanina kadar getirdi. Simdi yazdiklarimi o zaman hissettim, cok kisa bir anda. Bazen saatlerce konussaniz da anlatamayacaginiz o kisa anlardan biri. Gunesin icime isledigi, sicak meltemin kendinden geciren sarhoslugunda gevsedigim bu anda yakin gecmisle aramdaki tek kayda deger olay teknenin motorundan gelen duzenli homurtunun kesilmesi olsa gerek. Simdi sadece teknenin usulca uzerinde dans ettigi dalgalarin sesi ve sesin davet ettigi heyecanli insanlarin kipir kipir hareketleri var...

Birazdan onumdeki yolu takip ederek denizin dibini boylayacagim. Buna, tum organlarim, her hucrem hatta islanip kurumaktan bikmis terligim bile isyan ediyor. Atlamadan onceki bu kisa an, hersey bellegime kaziniyor, koyun karsisindaki tepeler, meltemin gelis yonu, birazdan yiyecegimiz baliklarin kokusu, ictigim biralarin kanimdaki konsantrasyonu, mayomun islaklik haritasi, gunesin sicakligi, denizin serinligi, atlayisimi izlemeye koyulan gozler, merdiveni tutan halatlarin gerginligi. Sanki birazdan hersey bitecekmis gibi, icinde bulundugum ani uzattikca uzatiyorum aklimda, direniyorum. Bu noktaya kadar gelmek benim kararim miydi? Birazdan, hersey altust olacak... Bu atlayis bir intihar aslinda. Su anda yasadigim her ne ise, birazdan tamamen bitecek... Bilinmeyene dogru gidiyorum.

Tuzlu suyu kirpistirarak gozlerimi actigimda hersey yeniden basliyor. Serin deniz suyu, islak saclar, az once cikardigim kopukleri saymazsak deniz sakin. Ayagimin altinda minik baliklar ve deniz tozu, diken diken olmus tuylerim. Yeniden dogdum. Ustune yazi yazmaya degmeyecek bisey daha. Atladim ve bitti. Sarhos bir gecede, yildizlara bakarak yururken aklina gelen binlerce gereksiz sey gibi. Gunduz olup, gercek hayat basladiginda tedavulden kalkiyor...